Bozcaada Tarihi
Bozcaada, Antik çağda Leukophrys, Yunan Mitolojisinde ise Tenedos adıyla geçiyor. Adadaki tarihi, nekrapol sahasında yapılan kazılardan anlaşıldığı üzere M.Ö. 3000 yıllarına dayanıyor.

Adanın bilinen ilk sakinleri Pelazziler ve daha sonra Fenikeliler, Atinalılar, Yunanlılar, Persler, Büyük İskender, Bizanslar, Cenevizler, Venedikler ve Osmanlılar’dır.

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle Bozcaada’da önem kazanmış ve 1455’te Osmanlı topraklarına katılmış. Böylelikle Osmanlılar ve Venedikliler arasında Bozcaada için mücadeleler olmuş ve ada zaman zaman el değiştirmiş.

Osmanlı yönetiminde geçen uzun bir dönemden sonra, Balkan Savaşları sırasında 1912’de Yunanistan tarafından işgal edilen Bozcaada, 1923 Lozan Anlaşması ile Gökçeada ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmış.

Bozcaada’nın prehistoryası hakkında kazı ve araştırmaların yetersiz olması sebebiyle çok fazla bilgi bulunmuyor. Nekropol Alanında Çanakkale Müzesi tarafından 1959, 1968, 1990-92 yıllarında yapılan kazılarda en eski İ.Ö. 3000’e ait mezarlar bulunmuş. Dönem dönem Rumlar ve Osmanlılar tarafından da mezarlık olarak kullanılan nekrapol son yıllara kadar çok fazla tahrip edilmeden gelebilmiş ve kazıların devam etmemesi nedeniyle otopark gibi farklı amaçlarla kullanılıyor.

Tenedos parası
Bozcaada’da çok eski zamanlarda önemli bir darphane varlığı, Bozcaada’ya ait özel paraların bulunması nedeniyle tahmin ediliyor. Gümüş olan bu paraların Perslerden daha önce basılmaya başlandığı, daha sonra da devam ettiği düşünülüyor. Bozcaada parasının bir yüzünde Zeus ve Hera’nın yarım yüzleri, diğer yüzünde çift balta, şarap kadehi, amfora ve üzüm salkımı bulunuyor. Tenedos baltası da denilen çift başlı balta Anadolu’da, Troya, Boğazköy ve Arslantepe’de rastlanmış ve sonraları ise Mikan ve Girit’te de görülmüş. Ada bağcılığının o zaman da önemli bir ekonomik faaliyet olduğunu üzüm salkımı, şarabın ve ticaretin önemini ise amfora simgeliyor. o dönemlerde kendi adına para basacak kadar büyük ekonomiye sahip, dünyaya ticaret yapabilen bir ada düşünebiliriz.

Tenedos Mitolojisi

Bozcaada’nın mitolojide ilk geçtiği yer Tenedos ismini alması iledir. Mitolojide yer alan hikayeye göre: Denizlerin efendisi Poseidon’un kimbilir kaç çocuğundan biri, Kyknos adında bir kralmış. Lapseki bölgesindeki Miletos Kolonisi, Kolonai kentine hükmedermiş. Tenes adında bir oğlu varmış. Tenes’in annesi ölünce babası tekrar evlenmiş. Fakat üvey anne Philomene, Tenes’e iftira etmiş. Üstelik kendine yalancı tanık olarak bir kavalcı bulmuş. Kral Kyknos bu iftiraya kanmış ve oğlunu bir sandığa koyarak denize attırmış. Sandık, Tenes’in büyükbabası Poseidon’un yardımı ile boğazdan geçerek Leukophrys kıyılarına ulaşmış. Ada halkı Tenes’i alıp kral yapmışlar ve adanın ismi Tenes’in adası anlamına gelen Tenedos olmuş. Kyknos kısa süre sonra oğluna atılan iftirayı anlamış ve oğlundan özür dilemek için Leukophrys’e hareket etmiş. Tenes babasının gemilerinin limana yanaştığını görünce elindeki balta ile gemilerin halatlarını kesmiş. Yunanistan’da kullanılan “Tenes’in baltası ile kesmek” deyimi de buradan gelmekte. Bir kişi biriyle görüşmek istemediği zaman Tenes’in baltası ile kesti denilmekte.

Homeros’un İ.Ö. 9.yy’da yazdığı sanılan Troya savaşlarını anlatan İlyada Destanı’nda Tenedos adı geçiyor. Yunan yarımadasından gelen Akhalar ve Anadolu’da yaşayan Troyalılar arasında geçen savaşta, Agememnon yönetimindeki Akha donanması yiyecek ve içecek almak için Tenedos’a karaya çıkar. Burada meşhur Troya atı hilesini hazırlayarak – Ayazma açıkları olduğunu düşünülmektedir- , Troyalılara sunarlar. Tahta atı savaşın zaferi olarak alan Troyalılar, kutlamaların sarhoşluğu ile Troya atından inen askerin kaleyi ve şehri ele geçirmesine engel olamazlar.